‘Kadın erkek eşitliği demokrasi meselesidir’
Bu yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü ülkemizde ne kadına yönelik şiddet, ne kadın hakları ne de hayatın farklı alanlarındaki kadın temsiliyeti konusunda bir yol kat edememiş, hatta geri adımlar atmış olmanın burukluğuyla yaşıyoruz.
Geçen yıl Türkiye, şiddetle mücadelede bağımsız bir izleme mekanizması bulunan ve yaptırım gücü olan bağlayıcı ilk uluslararası sözleşmeden, İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekti.
24 Kasım 2011 tarihinde 6251 sayılı Kanun’la TBMM tarafından onaylanmış uluslararası sözleşme, Cumhurbaşkanlığı kararıyla feshedildi. Yani, kanunla kabul edilen, kararla iptal edildi… Böylece Türkiye tüm dünyanın gözü önünde kadına yönelik şiddetle mücadeleye sırtını döndüğünü, bu yaşam hakkı ihlaline gözlerini yumduğunu ilan etmiş oldu.
Geçen yıl 280 kadın erkekler tarafından öldürülmüş, 217 kadının ise şüpheli şekilde ölü bulunmuştu. Üstelik bu kadınların 33’ünün polis veya savcılığa şikayette bulunduğu ya da koruma kararı bulunduğu bilinmekteydi. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekmesinden bu yana ise kadın cinayetlerinde artış gözlemlenmektedir.
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği olarak, Hükûmet’i bu yanlıştan derhal dönmeye ve İstanbul Sözleşmesi’ni kabul ederek, gereklerini ciddiyetle uygulamaya çağırıyoruz.
Bir kez daha hatırlatıyoruz: Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi olan kadın erkek eşitliğinin ve kadın kuruluşlarının ısrarlı mücadelesiyle elde edilen gelişmenin geri götürülmesine izin vermeyeceğiz.
Son yıllarda kadınların Cumhuriyet devrimleriyle sahip oldukları kazanımlardan geri adımlar atılmaya çalışılmaktadır. Nafakanın kaldırılması ve Aile Hukuku konusunda arabuluculuk getirilmek istenmesi bu kazanımları tehdit eden girişimlerdir.
Evlilik yaşı, resmi nikah, tek eşlilik gibi kadın haklarının güvencesi olan kuralların son yıllarda göz ardı edilmesi karşısında, tüm yurttaşları, özellikle kadınları, Medeni Kanun’a sahip çıkmaya, ülkeyi yönetenleri ise Medeni Kanun’u aynen uygulamaya davet ediyoruz.
Son yıllarda kadını sadece anne rolü ile sınırlayan, kadını birey olarak değil ailenin bir üyesi gören ve Medeni Kanun’u yok sayan anlayışın devletin her kademesinde dile getirilmesi karşısında eşitlik mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız. Çünkü, kadın erkek eşitliği, bir demokrasi meselesidir.