Son yıllarda küresel ısınmanın hızlanmasının ve buna bağlı olarak yeryüzü kaynaklarının gittikçe tükenmesinin olumsuz etkileri bireysel yaşantımızda ve tüm dünyada kendini fazlaca hissettiriyor.
Peş peşe yaşanan doğal afetler, salgın hastalıklar, biyoçeşitliliğin azalması, toprak, hava ve sudaki aşırı kirlenme ve göç dalgaları bunlardan sadece birkaçı...
Deyim yerindeyse; insanlık, bugünün ihtiyaçlarını karşılamak için kaynakları hoyratça tüketmekten kaçınmıyor ve böylelikle gelecek nesilleri kendi ihtiyaçlarını karşılamaktan mahrum bırakmaktan da çekinmiyor.
Bu olumsuz gidişatın insanlığın sonunu getirmemesi için gereken önlemlerin bir an önce alınarak, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak üzere harekete geçen devletler ve kurumlar, “Sürdürülebilirlik” anlayışı üzerinde mutabakata vardı.
Peki, nedir bu sürdürülebilirlik?
Sürdürülebilirlik en yalın haliyle, “Başka canlıların yaşamlarını bugün ve gelecekte tehlikeye sokmadan üretim yapmak ve yaşamak” demek.
Oldukça geniş bir kavram olan sürdürülebilirlik; temel olarak çevre koruma, ekonomik büyüme ve sosyal gelişim başlıklarında ele alınıyor.
Sürdürülebilir çevre anlayışı mevcut kaynakların sınırsız olmadığı ilkesini merkeze koyuyor. Buna göre üretim için harcanan kaynaklar, ihtiyaçlar doğrultusunda azami şekilde kullanılıyor ve böylece sürdürülebilirlik hedefleniyor.
Ekonomik açıdan sürdürülebilirlik ise, kaynakların adil bir şekilde paylaşılması ve gerektiği kadar tüketilmesi anlamına geliyor. Çünkü, aşırı tüketim sonucu değerli madenler ve çeşitli gıda kaynakları bitme sınırına yaklaşıyor.
Sosyal gelişim ve sürdürülebilirlik ilişkisi ise insan haklarının ayrım gözetmeksizin tüm toplumlarda korunmasını konu ediniyor. Bunlar arasında eğitim, sağlık, sosyal adalet, güvenlik, ulaşım, su ve elektrik gibi unsurlar yer alıyor.
Yine bu bağlamda takip edip günlük yaşantımızda aklımızdan çıkarmamamız gereken sürdürülebilirlik ilkeleri ise şunlar :
1. Yalnızca gerektiği kadar satın al ve tüket.
2. Tüketirken diğer canlıların ihtiyaçlarını da hesaba kat.
3. Enerjiyi verimli kullan ve yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih et.
4. Geri dönüşüme katılabilen ürünleri kullan.
5. Eylemlerinin sonuçlarını hesaba katarak ilerle.
6. Atık üretimini sıfırla veya atıkları farklı bir fayda üretmek için kullan.
Dünyamızı korumak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimizin görevi.
Bu yüzden hemen şimdi “sürdürülebilirlik” konusunu ailemiz, çalışma hayatımız, sosyal – kültürel etkinliklerimiz ve yönetimsel gündemimizde ilk sırasına koyalım.
Yoksa yarın çok geç olacak.
“Ben ne yapabilirim ki ?” demeden küçük de olsa adımlar atmaya, elimizden geleni yapmaya başlayalım.
Aksi taktirde doğal kaynakların tükenişine seyirci kalmak dünyayı yok eden anlayışa ortak olmaktır.
Ne dersiniz, ileride çocuklarımızın, torunlarımızın bizleri suçlaması yerine teşekkürünü almak daha güzel olmaz mı ?